1. Sınıf Çocuğuna Ders Çalıştırma, Ödev Yaptırma
1. Sınıf Çocuğuna Ders Çalıştırma, Ödev Yaptırma
1. Ödev ve ders konusunu tatsız bir gündem haline getirmeyin. Ödev sık kullandığınız kelimelerden biri olmasın.
(a. Okulların açılmasının 2. haftasındayız. Oğluma "öğretmeniniz hiç ödev verdi mi" diye bile sormadım daha. Hatta bir kere bile kullanmadım ödev kelimesini.
b. Okulda yaptıkları çizgi çalışmalarının çoğu yarıda kalmış oluyor, sayfa bitmemiş oluyor. Sadece bir kez sordum "bunları bitirmek ister misin" diye. Hayır dedi. Bir daha sormadım.)
DERS ÇALIŞMA PROGRAMI
2. Şöyle iyi bir program yapalım ve güzelce uygulayalım diye düşünmeyin. Bu işin sırrı program yapmakta değil, programa uyma isteği duyacak çocuk bulabilmekte. Yoksa "hadi yavrum, hadi yavrum" larla ömür geçirir, yorgun düşeriz.
Çocuğun programa uyma isteği duyabilmesi için de, program yapılırken kendisinin de dahil olması ve kararlarda payının bulunması önemli.
Bu iş için aile toplantısı yapabilirsiniz. Şimdiye dek hiç aile toplantısı yapmamış olabilirsiniz, belki bu size komik bile gelebilir ama sorunları çözebilmenin yolu birlik olmaktan geçer. (Çocuğunuzun ödevini yapmadığı esnada, ona ödev yapması gerektiği ile ilgili nasihatlar etmek boşuna oluyor. Ayrı, sakin ve sorunsuz bir zaman ayırıp konuşmak daha iyi sonuç verir. )
AİLE TOPLANTISI
3. Öğretmen yavaş yavaş ödev vermeye başladığında, eşinizle konuyu konuşup aile toplantısında nelere dikkat etmek gerektiğini önceden belirleyin:
a. Toplantıda, ödev konusunun önemli olduğunu sezdiren ama çocuğu korkutmayan bir konuşma ile giriş yapabilirsiniz. Örneğin: "Biliyorsun öğretmenin evde yapılmak üzere ödevler vermeye başladı. Biz annenle konuştuk, ödevlerin hangi zamanlarda yapılacağı ile ilgili senin fikrini almak istedik. Sen hangi zamanlarda ödev yapmak için daha rahat olacaksan o zamanları belirlemek ister misin?" gibi bir konuşma ile başlayabilirsiniz. Cümlelerinizi "ister misin, ne dersin" gibi cümlelerle bitirirseniz emr-i vaki yapmamış olursunuz, çocuk daha istekli katılır. Mesela çocuk birşey önerdiğinde "Hmm, şöyle yapalım o zaman" yerine, "hmm şöyle yapmak ister misin o zaman" gibi cümleler kullanın, son sözü çocuk söylesin. Kendiyle ilgili kararı kendi kabul etsin ve sorumluluk duygusu gelişsin.
b. Aile toplantısında kendi fikir ve önerilerinizi çocuğa kabul ettirmek değil, gerçekten çocuğu dinlemek ve onun fikrini önemsemek konusunda eşinizle birlikte samimi olun.. Bizler zaten fikirlerimizi çocuğa kabul ettirmeye çalışma konusunda eksik değiliz, çocukları "duyma/dinleme" konusunda eksiğiz. Çocuklar kendilerine söz verilirse, yetişkinler kadar olgun bir şekilde kendileriyle ilgili kararlar alabilir ve uygulayabilirler.
c. Çocuğun size güven duyması ve istekli olması için ilk önce onun sözlerini ve isteklerini dinleyin. Ve kabul edin. Mesela okuldan gelince şu zamana kadar ödev yapmak istemiyorum dediyse, "O zamana kadar dinlenmek istiyorsun" diyin ve çocuğu anladığınızı gösterin.
d. Çocuğun söylediklerinde sizin programınıza uymayan noktalar varsa, çocuğun tüm söyledikleri bittikten sonra söyleyin. Senin isteklerinde benim planlarıma uymayan şunlar şunlar var. Örneğin "Akşam yemeğinden önceki telaşlı anımda, senin ödevlerinle ilgilenmek benim için zor olur." gibi. Bunlarla ilgili ne yapabiliriz diye sorabilisiniz.
(Biz ödev konusunda aile toplantısı yaptığımızda yazacağım.)
5. Çocuğun ödev programını onun isteğiyle belirledikten sonra, ödev zamanlarıyle ilgili sorumluluğu çocuğa bırakın. Ödevin saatini hatırlatmak, "hadi artık vakit geçiyor" gibi ittirmelerle uğraşmayın. Başlarda unutsa bile bırakın çocuğunuz ödevini kendi düşünmeyi öğrensin. Rahatsız olduğunuz noktalar varsa da, bir sonraki aile toplantısında dile getirebilirsiniz. Örneğin; "Ödev saatini hatırlamadığında sana ben hatırlatmak istemiyorum, bu konuda ne yapabiliriz ya da bir hatırlatıcı işaret belirlemek ister misin" gibi.
ÖDEV YAPILIRKEN
4. 1. sınıf çocuğu en fazla yarım saat dikkatini verebilirmiş ve ödev yapabilirmiş. En fazlayarım saat, herkes için standart bir süre değil bu. Kimisi için 10 dk. kimisi için 15. Çocuğunuz henüz oyun çocuğu. Bunu her zaman özellikle aile toplantısında hatırda bulundurun. Ödev zamanlarını 2-3 parçaya ayırabilirsiniz.
5. Radyoda dinlediğim bir psikolog, özellikle sessiz ve birşey anlatmayan çocukların, ödev yaparken rahatlama ihtiyacı duyduklarında konuşmaya ve açılmaya başladıklarını söyledi. Çocuğa "hadi şimdi ödevini bitir de sonra konuşuruz bunları" gibi rahatlamasını engelleyecek biçimde muamelede bulunmamak gerekiyor. Hem siz de çocuğunuzdan bilgi almaya başlarsınız kendisiyle ilgili bazı konularda. Fırsatı değerlendirin. Örneğin, okulda ilk defa tuvalete gittiğini çok değişik bir deneyim gibi anlatıyorsa, onu ilgiyle dinleyin. Soru yağmuruna tutmadan, sadece anlattıklarını ve duygularını anlamaya çalışın. Çocuğun rahatlayıp ödevine geri dönmesini bekleyin. Dönmese bile ara vermek istiyor diye düşünün.
6. Çocuğun ödevinde çok fazla aşırı yol gösterici ve yönlendirici olmayın. Yazmakta zorlandığı bir harf için, şöyle yap elini böyle kaldır kalemi böyle tut gibi emirler yağdırmayın. Bu gibi emirler ödevi çocuk için eğlenceli olmaktan çıkarır ve başaramıyorum duygusu verir. Çocuk tekrar tekrar yazarak öğrenir. Harfi bir kere gösterin. Eğlenceli hale getirmek için harfi bir hayvana benzetebilir, ya da oyun gibiymiş gibi gösterebilirsiniz. Gerisini çocuğa bırakın.
ÇOCUK ÖDEV YAPARKEN AİLE NE YAPAR
7. Çocukların ödev yapmak istememesinin en büyük nedeni, çocuk ödev yaparken ailenin çay içmek, TV izlemek, bilgisayar oyunu oynamak gibi çocuğa daha cazip gelen eğlencelerle meşgul olmasıymış. Çocuğa empati yapmak gerekli. Her Allah'ın akşam bizim bitirmemiz gereken sıkıcı bir iş varken, hane halkı keyfinde gülmesinde durumuna katlanmak gerçekten sinir bozucu.
Sait Çamlıca'nın bu durum için "eğitim saati" tavsiyesi vardır bilirsiniz. Yani çocuğun ders yaptığı dilimde, ev halkı da birşeyler okuma gibi şeylerle meşgul olur. Kitap dergi okuyabilir, gazete karıştırabilirsiniz. Hatta gazetede bulmaca çözebilirsiniz. Önemli olan ekranı olan TV ve bilgisayar gibi elektirikli aletlerle değil de, kağıtla muhatap olmanız. Bu uygulamanın çok faydası görülebilir. Sadece akşamları okumak için ilgi alanınızla ilgili bir dergiye abone olabilirsiniz. Dizi saatine denk geliyorsa bile, dizilerinizi sonradan internetten izleseniz ölmezsiniz.
Sanırım söyleyeceklerim bitti.
Lütfen okuduklarınız doğrultusunda, yazının başlığındaki "1. Sınıf Çocuğuna Ders Çalıştırma, Ödev Yaptırma" cümlesini "Çocuğa sen ders çalıştırma, sen ödev yaptırma" şeklinde anlayın. Çocuğun kendisinin yapmayı öğrenmesi için birlik olun, ortam oluşturun.
Ödev yaptırmayı biz üstlenirsek, sürekli peşinde koşturmak zorunda kalacağımız ve çok yıpranacağımız büyük ihtimal.
(a. Okulların açılmasının 2. haftasındayız. Oğluma "öğretmeniniz hiç ödev verdi mi" diye bile sormadım daha. Hatta bir kere bile kullanmadım ödev kelimesini.
b. Okulda yaptıkları çizgi çalışmalarının çoğu yarıda kalmış oluyor, sayfa bitmemiş oluyor. Sadece bir kez sordum "bunları bitirmek ister misin" diye. Hayır dedi. Bir daha sormadım.)
DERS ÇALIŞMA PROGRAMI
2. Şöyle iyi bir program yapalım ve güzelce uygulayalım diye düşünmeyin. Bu işin sırrı program yapmakta değil, programa uyma isteği duyacak çocuk bulabilmekte. Yoksa "hadi yavrum, hadi yavrum" larla ömür geçirir, yorgun düşeriz.
Çocuğun programa uyma isteği duyabilmesi için de, program yapılırken kendisinin de dahil olması ve kararlarda payının bulunması önemli.
Bu iş için aile toplantısı yapabilirsiniz. Şimdiye dek hiç aile toplantısı yapmamış olabilirsiniz, belki bu size komik bile gelebilir ama sorunları çözebilmenin yolu birlik olmaktan geçer. (Çocuğunuzun ödevini yapmadığı esnada, ona ödev yapması gerektiği ile ilgili nasihatlar etmek boşuna oluyor. Ayrı, sakin ve sorunsuz bir zaman ayırıp konuşmak daha iyi sonuç verir. )
AİLE TOPLANTISI
3. Öğretmen yavaş yavaş ödev vermeye başladığında, eşinizle konuyu konuşup aile toplantısında nelere dikkat etmek gerektiğini önceden belirleyin:
a. Toplantıda, ödev konusunun önemli olduğunu sezdiren ama çocuğu korkutmayan bir konuşma ile giriş yapabilirsiniz. Örneğin: "Biliyorsun öğretmenin evde yapılmak üzere ödevler vermeye başladı. Biz annenle konuştuk, ödevlerin hangi zamanlarda yapılacağı ile ilgili senin fikrini almak istedik. Sen hangi zamanlarda ödev yapmak için daha rahat olacaksan o zamanları belirlemek ister misin?" gibi bir konuşma ile başlayabilirsiniz. Cümlelerinizi "ister misin, ne dersin" gibi cümlelerle bitirirseniz emr-i vaki yapmamış olursunuz, çocuk daha istekli katılır. Mesela çocuk birşey önerdiğinde "Hmm, şöyle yapalım o zaman" yerine, "hmm şöyle yapmak ister misin o zaman" gibi cümleler kullanın, son sözü çocuk söylesin. Kendiyle ilgili kararı kendi kabul etsin ve sorumluluk duygusu gelişsin.
b. Aile toplantısında kendi fikir ve önerilerinizi çocuğa kabul ettirmek değil, gerçekten çocuğu dinlemek ve onun fikrini önemsemek konusunda eşinizle birlikte samimi olun.. Bizler zaten fikirlerimizi çocuğa kabul ettirmeye çalışma konusunda eksik değiliz, çocukları "duyma/dinleme" konusunda eksiğiz. Çocuklar kendilerine söz verilirse, yetişkinler kadar olgun bir şekilde kendileriyle ilgili kararlar alabilir ve uygulayabilirler.
c. Çocuğun size güven duyması ve istekli olması için ilk önce onun sözlerini ve isteklerini dinleyin. Ve kabul edin. Mesela okuldan gelince şu zamana kadar ödev yapmak istemiyorum dediyse, "O zamana kadar dinlenmek istiyorsun" diyin ve çocuğu anladığınızı gösterin.
d. Çocuğun söylediklerinde sizin programınıza uymayan noktalar varsa, çocuğun tüm söyledikleri bittikten sonra söyleyin. Senin isteklerinde benim planlarıma uymayan şunlar şunlar var. Örneğin "Akşam yemeğinden önceki telaşlı anımda, senin ödevlerinle ilgilenmek benim için zor olur." gibi. Bunlarla ilgili ne yapabiliriz diye sorabilisiniz.
(Biz ödev konusunda aile toplantısı yaptığımızda yazacağım.)
5. Çocuğun ödev programını onun isteğiyle belirledikten sonra, ödev zamanlarıyle ilgili sorumluluğu çocuğa bırakın. Ödevin saatini hatırlatmak, "hadi artık vakit geçiyor" gibi ittirmelerle uğraşmayın. Başlarda unutsa bile bırakın çocuğunuz ödevini kendi düşünmeyi öğrensin. Rahatsız olduğunuz noktalar varsa da, bir sonraki aile toplantısında dile getirebilirsiniz. Örneğin; "Ödev saatini hatırlamadığında sana ben hatırlatmak istemiyorum, bu konuda ne yapabiliriz ya da bir hatırlatıcı işaret belirlemek ister misin" gibi.
ÖDEV YAPILIRKEN
4. 1. sınıf çocuğu en fazla yarım saat dikkatini verebilirmiş ve ödev yapabilirmiş. En fazlayarım saat, herkes için standart bir süre değil bu. Kimisi için 10 dk. kimisi için 15. Çocuğunuz henüz oyun çocuğu. Bunu her zaman özellikle aile toplantısında hatırda bulundurun. Ödev zamanlarını 2-3 parçaya ayırabilirsiniz.
5. Radyoda dinlediğim bir psikolog, özellikle sessiz ve birşey anlatmayan çocukların, ödev yaparken rahatlama ihtiyacı duyduklarında konuşmaya ve açılmaya başladıklarını söyledi. Çocuğa "hadi şimdi ödevini bitir de sonra konuşuruz bunları" gibi rahatlamasını engelleyecek biçimde muamelede bulunmamak gerekiyor. Hem siz de çocuğunuzdan bilgi almaya başlarsınız kendisiyle ilgili bazı konularda. Fırsatı değerlendirin. Örneğin, okulda ilk defa tuvalete gittiğini çok değişik bir deneyim gibi anlatıyorsa, onu ilgiyle dinleyin. Soru yağmuruna tutmadan, sadece anlattıklarını ve duygularını anlamaya çalışın. Çocuğun rahatlayıp ödevine geri dönmesini bekleyin. Dönmese bile ara vermek istiyor diye düşünün.
6. Çocuğun ödevinde çok fazla aşırı yol gösterici ve yönlendirici olmayın. Yazmakta zorlandığı bir harf için, şöyle yap elini böyle kaldır kalemi böyle tut gibi emirler yağdırmayın. Bu gibi emirler ödevi çocuk için eğlenceli olmaktan çıkarır ve başaramıyorum duygusu verir. Çocuk tekrar tekrar yazarak öğrenir. Harfi bir kere gösterin. Eğlenceli hale getirmek için harfi bir hayvana benzetebilir, ya da oyun gibiymiş gibi gösterebilirsiniz. Gerisini çocuğa bırakın.
ÇOCUK ÖDEV YAPARKEN AİLE NE YAPAR
7. Çocukların ödev yapmak istememesinin en büyük nedeni, çocuk ödev yaparken ailenin çay içmek, TV izlemek, bilgisayar oyunu oynamak gibi çocuğa daha cazip gelen eğlencelerle meşgul olmasıymış. Çocuğa empati yapmak gerekli. Her Allah'ın akşam bizim bitirmemiz gereken sıkıcı bir iş varken, hane halkı keyfinde gülmesinde durumuna katlanmak gerçekten sinir bozucu.
Sait Çamlıca'nın bu durum için "eğitim saati" tavsiyesi vardır bilirsiniz. Yani çocuğun ders yaptığı dilimde, ev halkı da birşeyler okuma gibi şeylerle meşgul olur. Kitap dergi okuyabilir, gazete karıştırabilirsiniz. Hatta gazetede bulmaca çözebilirsiniz. Önemli olan ekranı olan TV ve bilgisayar gibi elektirikli aletlerle değil de, kağıtla muhatap olmanız. Bu uygulamanın çok faydası görülebilir. Sadece akşamları okumak için ilgi alanınızla ilgili bir dergiye abone olabilirsiniz. Dizi saatine denk geliyorsa bile, dizilerinizi sonradan internetten izleseniz ölmezsiniz.
Sanırım söyleyeceklerim bitti.
Lütfen okuduklarınız doğrultusunda, yazının başlığındaki "1. Sınıf Çocuğuna Ders Çalıştırma, Ödev Yaptırma" cümlesini "Çocuğa sen ders çalıştırma, sen ödev yaptırma" şeklinde anlayın. Çocuğun kendisinin yapmayı öğrenmesi için birlik olun, ortam oluşturun.
Ödev yaptırmayı biz üstlenirsek, sürekli peşinde koşturmak zorunda kalacağımız ve çok yıpranacağımız büyük ihtimal.
6-7-8-9-10 YAŞ (İlköğretim 1. 2. 3. Sınıf) Özellikleri
Bu yaş grubu okul öncesi ve okulun ilk yıllarını kapsamaktadır. Okul öncesi dönemin sonu için geçerli olan okuma güdü ve ilgisi bu dönemin başı için de geçerlidir.
4-8 yaş masal yaşıdır.
Bu yaşlarda çocuklar hayale karşı duyarlı bir ‘oyun çocuğu’dur. Bu okuldaki bütün konular için geçerlidir, coğrafya ve bilim de içinde olmak üzere.
Çocuklar resimli öykülere alıştığından, içinde resmi bol olan kitapları öncelikle sunmak gerekir. (35/62) Kitaplar resimli olmalıdır. Yapıtın, birinci sınıfta %50 ile %70’i, ikinci sınıfta %50’si, resimli olmalıdır.
Bu yaş çocukların eğilimlerinde cinsiyetler arası fark belirginleşmiştir.
İlgileri
Tekerlemelerden hoşlanırlar.
Masallara karşı ilgi sürmektedir. Öyküler.
Konuşan hayvanlar. Kişileri hayvan olan öyküler. Kişileri çocuk olan öyküler. Tatil ve doğa öyküleri.
Hayali yaratıklarla ilgili hayali hikâyeler. Şiirler. Efsaneler-Destanlar-Fıkralar. Fabllar. Teknik araştırmaları bulunan oyunlar. Oyunla ilgili okuma, içeriğe ilgi duyma ile birleştirilmelidir. Basit halk masalları. Gerçek, ya da hayal ürünü olan doğa kitapları. Kişilik verilmiş Makinelere ait öyküler. Başka ırk ve milliyetten çocukları konu alan yapıtlar. (35/56)
Etkinlikler
- Okuma-yazma öğretimin ilginç ve canlı yöntemlerle oyunlaştırarak eğlenceli bir biçimde yapmak..
- Okuma eğitiminin temeli olan ‘sözcük toplama’ yani sözcük bilgisinin genişletilmesi gibi etkinlikler sürdürülmelidir.
- Kitap sergisi açmak.
- Kitapla ilgili resim yapmak.
- Kompozisyonlar yazmak.
- Kitabın yazarı ile tanışmak, kitabı yazarından dinlemek. (cep telefonu vb.)
- Bir metni okuyarak diğer kişilerle tartışmak.
- Okunan hikâyenin resmini yapmak.
- Okuma bayramları yapmak.
- Okunan kitap üzerinde konuşma.
- Her gün bir süre okuma.
- “Aç: oku-kapa: konuş” çalışmaları yapmak. (Film altyazıları gibi) Okumayı öğrendikten sonra çocuk ilgisini çeken okuma araçları bulmazsa ve kitabı, okumayı bırakırsa okuması gelişemez.
1. Sınıf Çocuklarının Özellikleri |
| Merhaba, yine yeni bir eğitim dönemine geldik. Bu dönem anasınıfından 1.sınıfa geçenler için büyük bir değişiklik zamanıdır. Birçok çocuk için 1. sınıfın anlamı değişikliklere alışmak demektir. Bu daha büyük bir okula gitmeyi, servise binmeyi, yarım zamanlı programdan,tam zamanlı programa geçişi içerir.Aynı zamanda bir sırada oturma zorunluluğunu ve daha büyük çocuklarla birlikte olmayı da gerektirir. En önemlisi ise, yeni öğretmen ve arkadaşlarla tanışmaktır. Bu tarz değişiklikler 6-7 yaşındaki bir çocuk için şaşırtıcı olabilir, bu yüzden sabırlı ve destekleyici olmak önemlidir. Çocuğunuz her zamankinden daha kaygılı, öfkeli ve daha duygusal olabilir.Ayrıca davranışlarında da bir takım gerilmeler görülebilir.( Parmak emmeye tekrar başlamak,altını ıslatmak gibi ) Ancak bu uzun sürmeyecektir.Çocuğunuz 1.sınıfı kavramaya başladığında,olgunluk ve özsaygısında,dolayısıyla davranışlarında büyük bir gelişme olacaktır. 1.SINIF ÇOCUKLARI NASILDIR? Bir çok yönden anaokulu öğrencilerinin büyümüş versiyonlarıdır.Fakat onlardan farklı yönleri de vardır. Öğrenmeye İsteklidirler: Yeni bir şey öğrendikleri zaman çok heyecanlanırlar. Her şeyle ilgilidirler,meraklıdırlar,enerjik ve sürprizlerle doludurlar.Daha önceki deneyimlerinden öğrendikleri bilgi parçalarını birleştirerek problemlerini çözmeyi öğrenirler ve kendi fikirlerini geliştirirler. Denemeye isteklidirler: 1. sınıf çocuğu hala herşeyi yapabileceğine inanır,bu yüzden risk almaktan çekinmez.Sınıfta çok fazla yaratıcılık ve dışavurum görürüz.Yaptıklarını sergilemekten çok hoşlanırlar. Bu yüzden yüreklendirmek yaratıcılıklarını ateşlemesi açısından çok yararlıdır. Memnun etmek isterler: Daha bağımsız ve dışadönük olmalarına rağmen 1. sınıf öğrencileri ailelerini ve öğretmenlerini memnun etmek isterler.Kendinden beklenenleri duymak hoşlarına gider.Yaptıklarını fark etmenizi ve onaylamanızı isterler. Okulda ise öğretmenlerine saygı duyarlar,hatta artık sizden çok onun sözünü dinlerler.Bu çocuğunuzun için yararlıdır,çünkü uyumuna yardımcı olur. Suçlama oyunu: 1. sınıfta en çok uğraşmanız gereken konulardan birisi de birbirlerini suçlamalarıdır.Çocuklar artık kuralların farkındadırlar ve dikkatle kimlerin uymadıklarını izlerler.Birbirlerini çok fazla şikayet etme eğilimindedirler.Ayrıca küçük yalanlar yaygındır,çünkü hala gerçekle fanteziyi ayırt edemezler. Yoğun Duygular: Karmaşa yaygındır,çünkü 1. sınıfta çocuklar çok hassastırlar.Biri onlara gülerse,arkadaşı olmak istemediğini söylerse,veya isim takarsa hemen kırılırlar.Bunun herkesin başına geldiği konusunda çok deneyimsizdirler.Duygularını gizleyemezler.İncindiklerinde ağlarlar,kızdıklarında vururlar,dişlerini gıcırdatırlar,tırnaklarını yerler,Kaygılılarsa altlarını ıslatabilirler.1.sınıf çocuğunun yaşamında bir çok şey birlikte yaşanır.Bu yüzden stresleriyle baş etme konusunda çoğu zaman başarısızlardır. Tutarlık yardımcı olur; çocuğunuz bir an kendinden beklenmeyecek olgunluk gösterirse, ya da birden ağlamaya başlarsa şaşırmayın. Bu yaşta çok normaldir. Tutarlı davranarak, çocuğa destek olmak adapte olmasını kolaylaştırır.1. sınıftaki çocuklar bir sonraki adımın ne olacağını bildiklerinde kendilerini daha rahat hissederler. Bu yüzden sene başında öğretmenler çocuklara neden okulda olduklarını,öğrenmek için nasıl davranmaları gerektiğini anlatırlar. 1.SINIF ÇOCUĞU NELERİ BİLMELİ? 1. Sınıfların neleri bilmesi gerektiği konusunda bir standart yoktur.Ama yüksek özsaygı ve öğrenmeye karşı tutumun olumlu olduğu bir sınıfta öğretmenlerin işide daha kolaydır.Eğer çocuğunuz okumaya hazırsa;bu okuması gerektiği anlamına gelmez,fakat alfabedeki çeşitli harfleri tanıyabilmelidir.Harflerin bir araya gelerek kelimeleri oluşturduğunu bilmelidir.Okumanın soldan sağa doğru olduğunu anlamalıdır. Zamanların farkındaysa: Saymayı ( en az 20’ye kadar ),yazılı harfleri tanıyabilmeyi ( en az 10’a kadar ) ve bir harfin diğerinden büyük ya da küçük olduğunu anlamayı bilir.Bazı çocuklar çok basit toplama ya da çıkarma işlemlerini de yapabilirler. Odaklanma yeteneği: Artık çocuk sadece oturmamalıdır.Söylenenlere odaklanabilmelidir,tartışmalara katılabilmelidir,yönergeleri izleyebilmelidir.1. sınıfın başlangıcında çocukların dikkat süresi genelde 5-10 dakika arasıdır.Çocuğunuz dikkatini ne kadar toplayabilirse,1.sınıf o kadar kolaylaşacaktır. Akademik beklentiler yüksek olsa da,yetenek ve davranışlarda bireysel farklılıklar ön plana çıkacaktır.Odak noktası performens değil,ilerleme olmalıdır. 1. SINIFIN EN ÖNEMLİ KONULARI OKUMA Bir çok anne babanın 1. sınıf başında ilgilerinin en yoğun olduğu konu okuma’dır.Eğer bir çocuk 1. sınıfı okumadan bitirirse,bu onun daha sonraki eğitim hayatında bir handikap olacaktır.Bunun anlamı çocuklar okumayı aynı seviyede öğrenmeli demek değildir.Anasınıfında olduğu gibi 1.sınıfta da normal gelişim oldukça geniş bir dağılım gösterir.Fakat çocukların çoğunluğu 1.sınıfa okumaya hazır olarak başlarlar.Çocuğunuzun hangi seviyede olduğu değil,ne kadar ilerlediği önemlidir. Okumaya öğrenme çok kişisel bir gelişim sürecidir.Okumayı erken öğrenme çok büyük bir okul başarısı değildir.Eğer çocuğunuz okumada ilerlemekte kaydetmiyorsa hemen panik olmayın.Her çocuğun farklı yollarla,farklı metodlarla okuma öğrendiğini ,bireysel farklılıkların önemli olduğunu unutmayın.Ayrıca okuma problemlerinin görsel,hafızayla ilgili problemlerden,düşük motivasyondan,başarısızlık korkusundan kaynaklanabiliyor olabileceğini göz önünde bulundurun.Böyle bir durumda mutlaka öğretmeniyle konuşun.Onun yaklaşımını ve beklentilerini öğrenin.( Eğer çocuğunuza uymuyorsa ekstra yardım isteyin.)Öğretmen sınıf içinde farklı stratejiler kullanmaya başlayabilir. Ayrıca sizde çocuğunuza sıkça kitap okuyarak,kitap okuma uğraşısını zevkle yerine getiren bir model oluşturun.Fakat hiçbir zaman zorlayıcı olmayın. YAZMA 1.Sınıfta diğer önemli bir konu ise,yazmadır.Bir çok öğretmen çocuğun ilk günlerde yazdığı herhangi bir şeye ‘kelimelerin ilk harfi bile olsa’önem verir.Yıl içinde çocuklar harflerle çalışmada,harflerin seslerinde,kelimelerde ilerleme kaydederler.Daha uzun ve daha tamamlanmış cümleler yazabilirler.Yazım kuralları tamamen göz ardı edilmez,hatalar düzeltilir,fakat yaratıcı yazı ödevlerinde ilk odak yazım kuralları değildir.Çünkü bu durum yaratıcılığı engeller.Önemli olan bir şeyi düşünme ve onun yazmaya çalışmadır.Yazma öncesinde çocuğa yardımcı olabilecek bazı etkinlikler şunlardır;çizim ve resim yapma konusunda çocuğu destekleme,boyama alıştırmaları yapma,noktalardan oluşan şekilleri birleştirerek resim yapma,şekil tamamlama,karalama defterleri ve labirentli bulmacalardır. ARİTMETİK Okuma ve yazma yeterliliğinin kazanılmasında olduğu gibi,sayı kavramının yerleşmesi de çocuğun kendi gelişim hızına göre olacaktır.Doğal olarak,sayı saymayı öğrenirken okuma yazma ile olduğundan daha az ve seyrek sorun yaşanır. Pek çok durumda bu alanda yaşanan sorunların nedeni okul öncesi dönemde ana babaların çocuklarından çok fazla beklentilerinin olmasıdır.Çocuğunuz kendi gelişim hızına göre bir ilerleme kaydedecek,zamanla olgunlaşacaktır.Sayısal kavramları kavrama yetersizliğine öfkelenmeniz,onun kavrayış gücünü ilerletmeyecek,hatta tersine bir süre sonra okula başladığında bazı sorunlara yol açacaktır. Çocuğunuzun gelişim hızını da göz önünde bulundurarak,eğer uzun süreli bir öğrenme güçlüğü söz konusu ise,bu konuyu öğretmeni ve rehber öğretmeni ile görüşün,gerekirse bir uzmandan yardım alın. AKADEMİK OLMAYAN KONULAR Bağımsızlık: Ona bebek gibi davranma zamanı bitmiştir.İlk haftadan sonra öğretmenler çocukların sınıfa yalnız gelmelerini isterler.Bu size zor gelebilir ama çocuğunuzun bağımsızlık duygusunu geliştirir.Çünkü bu da öğrenmek için önemli bir adımdır. Sorumluluk: 1.sınıflar kendi kendilerini idare etmeyi öğrenmek için çok zaman harcarlar.Paltolarını asmak,ayakkabılarını bağlamak,sınav kağıtlarına isimlerini yazmak ödevlerini zamanında bitirmek,vs.Bunlar önemsiz görünebilir,fakat sınıfı düzenlemede ve öğretimin başlamasında önemli bir faktördür. Ödevler :1.sınıf ödevleri kısa sürmelidir,1 sınıfta nitelikli sınıf çalışmaları yapmak daha yararlıdır.Ödevin asıl amacı sınıfta öğrenilenlerin tekrarıdır.İyi düzenlenmiş ödevler öğrencilerin başarısını artırır.Çünkü çocuğa sorumluluk ve özdisiplini de öğretir.Ana babaların ödev yaparken çocukla bir arada olması yayarlıdır.( Müdahale etmeden ) Yardım etmenin en önemli yolları: Çocuğunuzda ödevler için kesin bir zaman belirleyin. Onunla oturun ve ne yapması gerektiğini sorun,eğer emin değilse yönergeyi birlikte okuyun. Çocuğunuz yönergeyi anlayınca,destek için yanında olduğunuzu ama ödevi tek başına yapması gerektiğini anlamsını sağlayın. Bitirince kontrol edin.Hata görürseniz,hemen düzeltmeyin.Yanına işaret koyun,tekrar denemesini isteyin.Eğer hala yanlış yapıyorsa ,birlikte deneyin,ama onun için yapmayın.Devam ediyorsa öğretmene bir not yazarak çocuğun konuyu anlamadığını iletin. Ödevler bittikten sonra çocuğu ödüllendirin.En güzel ödül onaylamak ve övmektir.En sevdiği faaliyete izin vermek de başka bir ödüldür. Ödevler bittiğinde,eğitim araç ve gereçlerini çantasına koymasını sağlayın Bu sabahleyin okula giderken kolaylık sağlayacaltır. Güzel bir yıl dileğimizle. KAYNAK : La Forge,Ann I. What Really Happens in Schol,New: York:Hiperion,1999 Yavuzer,Haluk.Okul Çağı Çocuğu.İstanbul: Remzi Kitapevi,2000 |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder